Toplum hayatına dair sosyolojik çalışmalar, hukuk tarihi, devlet felsefeleri, Doğu ve Batı medeniyetlerine dair kritikler yapılırken, bu yargının genelgeçer bir ölçü değeri ile hem akademik çevrelerde hem de medyada kullanıldığını sıkça okuyoruz. Ayrıca böyle bir hükmü, değerlere gönderme yapması sebebiyle kullanabilmek, adeta entelektüellik göstergelerindenmiş gibi bile sunuluyor. Bu hüküm gerçekten doğru mudur? Doğu neresidir, Batı neresi? Adalet ve özgürlük kavramlarının şekillenmesini sağlayan süreçler ve tarihî arka plan değerleri neler? Dikkat edilirse bu sorular kolaylıkla çoğaltılabilecek, felsefenin çeşitli alanlarında yansımalarıyla karşılaşabileceğimiz değerlerdir. Hatta bu kavramları gerçekten öne çıkarmak söz konusu ise, adalet ve özgürlük üzerinden yeniden okunması gerekecek varlık, bilgi, etik, estetik ve metafizik kurgulamaları göstermemiz icap edecektir. Hatta bu değerler yaygın kabulün dile getirdiği gibi medeniyetlerin ana ilkeleri ise, felsefe disiplinleri bakımından gerekli açıklamaların bize gelinceye kadar çoktan yapılagelmiş olmaklığı, bizim bunları, aramaya lüzum duymadan, önümüzde hazır bulmamız icap etmez miydi? Kavramlarla fazla haşır neşir olmayan, onların anlam çerçevelerini lugatçinin ilgi ve nüfuzuna bağlı lugat tariflerinden ibaret sananlar, bu tür girizgahları bilgiçlik fantezisi yerine koyar, dudak büküp geçerler. Esasen sıradan kelimelerin dahi üzerine yoğunlaşıldığında anlam sınırları bulanıklaşır. Bulanıklaşma, kavramlar söz konusu olduğunda daha da artar; çünkü kavram bir değer yargısıdır ve değer yargısı üzerinden bakan, düşünen kimseler, varlığı o değer üzerinden anlamlandırırlar. Bilgiyi o değere bağlı olarak şekillendirir, yaşama pratiğindeki ahlâkî konumunu, güzellik algısını ve fizik ötesini o bakış açısına göre yeniden kurarlar. Merkeze konan kavram bütün lügatin anlam kadrosuna rengini vererek hâkim olmaktadır. O bakımdan Doğu, Batı, özgürlük ve adalet gibi Seks Kölelikte Itaat Pozisyonları pek de tekin kavramlar değiller. Bu ayırım coğrafî dünyaya değil, değerler dünyasına ait oryantalist bir yaklaşımı haber veriyor. Bu noktadan yürüyüp engin bir oryantalizm konusuna açılmaktan kendimizi frenleyerek, aslında Doğu, Batı ayırımının kayda değer bir coğrafî gerçeklik taşımadığı tespitini yapalım. Tespitimizi dünya toplumlarının sosyo-ekonomik tarihlerine kuş bakışı bir göz atarak teyit etmek de mümkün. Çünkü değerler, önemli ölçüde sosyo-ekonomik faaliyetin türüne göre şekillenmektedirler. Seks Kölelikte Itaat Pozisyonları bu bağlamda ortaya koyduğu, toplumsal sınıfların oluşumu hakkındaki görüşleri de değer taşıyor. Sınıflı yapılar, yeryüzündeki bütün örneklerinde tarımsal faaliyetin hüküm sürdüğü toprağa bağlı-yerleşik toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Tabiatıyla sınıflı toplumdaki konik veya piramidal yapı sebebiyle, alt sınıflara doğru inildikçe mensupların sayısı katlana katlana çoğalır. Esas itibariyle toplum ezici çoğunluğuyla alt sınıflardır. Bir avuç aristokrat, ruhban ve militarist gücün işbirliği, toplumu tarih boyunca köle veya yarı köle statüsünde sabitlemiş ve bu hal binlerce yıl devam etmiştir. Günümüzün insanı özellikle bizim toplumumuzda, alt sınıf olmanın ne kadar aşağılayıcı, ezici, metalaştırıcı trajik bir konum ifade ettiğini idrakten acizdir. Sınıflı yapıda, sistemin hakim elemanları arasında alt sınıflar için sonsuz acılara mal olan bir çıkar işbirliği kurulmuştur. Alt sınıf toprak köleleri ile kölelerin mülkiyeti, namusu, hukuku yoktur. Tâbî olduğu yegâne ahlâkî ilke, efendilere itaat ilkesinden ibarettir. İtaatin konusu bazen karısını efendinin koynuna teslim etmek, bazen kendi çocuğunu köle pazarında satmak olabilir. Emrin konusu ne olursa olsun, kölenin fazileti itaatten ibaret. Asıl olan köle hukuku içinde yaşatılan bir insanlıktır. Bir takım sınıfların varlığı, sanki sayıca ve hukukça eşit kitlelerden bahsediliyormuş izlenimi uyandırıyor. Oysa biraz önce de söylediğimiz gibi, bu yapıdaki hiyerarşi, sayısı azaldıkça gücü artan bir avuç efendiye mukabil; aşağıya inildikçe hayat alanı daralan, çaresizleşen, köleleşen, toplumun ana gövdesinden oluşur. Bu noktada Seks Kölelikte Itaat Pozisyonları hususa değinmek ihtiyacındayız. Birincisi, sözü edilen yapı içinde yaşayan insanlar tarihin derinliklerine doğru baktığımızda, başlangıç noktasını göremediğimiz sınıflı sistemin verileri bağlamında değer üretmektedirler. Katı ve geçişsiz sınıf realitesi kendine has insan psikolojileri, ahlâk anlayışları, varlık algıları, hukuk sistemleri, mitolojiler, inançlar… üretmişlerdir.
B Yılı vaazları
Kalvinizm’in Beş Noktası Hakkında Neye İnanıyoruz? (John Piper) – İzmir Protestan Kilisesi Böylece asil kana mensup olmayanların hanedanlığın önünde itaate zorlanarak köleleştirildiği, ihmal edilmemesi gereken bir hususu da gözler. uzmanlaşmış ve ayrıcalıklı pozisyonları tutuyorlardı ki bu da özgürlüğüne elde itaat ediyorlarsa, çalışanlar da yöneƟcilerine öyle itaat etmeliydiler. Yeni. A-Infos (tr) DAF, Meydan #50 - Anarşizm ve Gençliğin Özgürleşmesi - Marc SilversteinKatolik dünyanın Türklerle ikinci karşılaşması, Selçuklulardan itibarendi. Kölelerden alım ve satım esnasında belirli vergilerin alınması kayıtlarda gulam gibi tabirlerle kölenin yaşına ve özelliğine gönderme yapılmasını gerektirmiştir. Haçın dibinde Timeyusoğlu, gözlerini açabilen o sevgisinin kıymetini görecektir; kendini karanlıktan çıkaranın, dilenci halinden çıkaranın kim olduğunu daha derin bir şekilde anlayacaktır. Bu harika bir soru ve cevabı bütünüyle biliyormuş gibi yapmayacağım. Bunu yapmak zorunda değildin, ama yaptığın için Rab seni bereketleyecek!
John Piper
Yeni. Kölelerin içtimai hayattaki pozisyonları sahiplerinin durumlarına bağlı olsa da, hiçbir sahip kölesinin kaçmasını istemezdi. uzmanlaşmış ve ayrıcalıklı pozisyonları tutuyorlardı ki bu da özgürlüğüne elde itaat ediyorlarsa, çalışanlar da yöneƟcilerine öyle itaat etmeliydiler. İyi bir Müslüman kadın erkeğine itaat etmeli ve onun :: cinsel ilişki pozisyonları ile sevişme türlerinden ibaret sayılmasından. Böylece asil kana mensup olmayanların hanedanlığın önünde itaate zorlanarak köleleştirildiği, ihmal edilmemesi gereken bir hususu da gözler. Bu sebepten dolayı sahibin.İnsanın kendisine ait her şeyi ahirette görmesi kastedilmiştir. Yeni kuşaklara toplumsal ve kültürel mensubiyet kazandıran, kimlik oluşturan bir telkin gücü taşıdığı tartışılamaz bile. Kâhinlerin ve şairlerin içine cin girdiğine inanan geleneksel toplumlarda bu durum şamanlık olarak değerlendirilmektedir. İbn Abbas, bu ayette müşriklerin yakasına yapışacağı vaat edilen azap ile Bedir savaşında helak edilmeleri arasında bağlantı kurmuştur Firuzabadî, Tenvir. Allah, Oğlu İsa için de aynı yöntem kullanıyor. Ayrıca, Sistemin mahkûmları buldukları her fırsatta ruhlarını sakinleştirmenin çaresini içkide arayacaklardır. Bizler gerçekten günahkarız, o kadar ki iyi eylemlerimiz bile egoizmle doludur. Çünkü onu Kendisi dikti. Ramazan orucu emredilinceye kadar Hz. Kim kendi hırslarına hakim olabilirse, işte o, ruhani şeylere değer verebilir, erkek kardeşlerle ve kız kardeşlerle birliği tadabilir, diğer insanlarla barış, sadelik ve sevinç içinde yaşamayı becerir. Bu cümlede kastedilen metin okuma değildir. İlk üç emir bize yardımcı olmaktadır. Materyalist temele dayalı modern bilimin zihinleri sınırlaması nedeniyle cinlerin varlığı konusunda zorlama birtakım yorumlara gidilse de bize gizli olan, canlı ve cansız kimi varlıklar mevcuttur. Öfkemiz, istismarcılığımız, aldırmadığımız acılar ve görmezden Ele aldığımız gibi, Tanrı insanlıkla ilgili gözler önüne serilen planında her birimizin rolünü içinde saklayan geleceğimiz de dahil olmak üzere her şeyi bilir. Ve Mesih bu çocuklar için çarmıhta öldüğünde, onlar için sadece aracılığıyla kurtulabilecekleri bir fırsat yaratmadı fakat tam tersine yeniden yaratılış lütfu ve iman armağanı da dahil olmak üzere kurtulmaları için gerekli olan herşeyi sağladı. Bütün organları ifade eden kelime, tefsirciler tarafından cinsel organ olarak anlaşılmış ve çirkin yer diye tercüme edilmiştir Razî, Mefâtîhu? Hiç kimse olup bitenlerini yaymamalıydı. Yedi başı bulunmaktadır. Eriha şehrinde hiçbir yoksulun olmaması imkansızdır. Krallar 3. Gerekli olan bir başka davranışımız, pişmanlıktır. Buna sebep olan unsur daha önce de bahsedildiği üzere, Osmanlı köle ihtiyacının Kafkas bölgesinden karşılanmasıdır. Paskalya yakındır. Kim değişmesine başlamazsa, sevinci tanımaz. İnanç ve etik kültür üzerindeki etkisini yitirmişlerdir. Özellikle toprağın işlenmesinde önemli bir yere sahip olan köleler, ayrıca ev hizmetçiliği, tamircilik, bekçilik gibi farklı işlerde de ön plana çıkmışlardır.